Dance to death
Cuma gecesinden başladığım
Gigology Weekend'in yorgunluğunu henüz üzerimden atabilmiş değilim. Adeta önümüzdeki üç yılın dansını doya doya cuma ve cumartesi gecesinde tamamladım. Bunda
Gigology Weekend line-up'ının gönlüme göre olması da baş rolü oynuyor.
9 Kasım Cuma: Büber vs. Style-ist / Tiger & Woods / Surrender!
Bütününü hatırlamakta zorlandığım cuma gecesi
Büber ve
Style-ist DJ seti ile başladı. Yarı içeride yarı dışarıda geçirdiğim zaman diliminde perşembe gecesinin nasıl geçtiğini öğrendim. Sonrasında
Gigamesh'i kaçırmanın verdiği hüzünle
Tiger& Woods için yeniden
Babylon'da yerimi aldım.
Merak ve heyecanla beklediğim ikili DJ setin başında harikalar yarattı. İstanbul'a ilk defa
Gigology kapsamında gelen grubun canlı performansı hafta sonunun ne kadar da hızlı başladığının adeta habercisiydi. Müziğin hızlı ritmini canlı dinlediğim gecede yine aynı cümleyi kurabildim: ''Tekrar gelsinler.'' Gecenin son ismi ise
Surrender! oldu. Ne zamandır beğeniyle takip edip de sahne alacağı günü beklediğim
Surrender!, nihayetinde cuma gecesi ilk canlı performansını gerçekleştirdi. Her seferinde yüksek dozda dansla eşlik ettiğim parçaları
Babylon'da dinlemek, cuma gecesinin en güzel anılarından biri oldu.
Surrender! macerasının bitmesiyle yorgun düşen bünyem, bunun daha yarını da var,
Deep Shit'i,
Club Bangkok'u var diyerek evin yolunu tuttu.
10 Kasım Cumartesi: Yesh! Me Lady / Deep Shit (Edwin Congreave (Foals) & Jack Savidge (Friendly Fires) / Club Bangkok
Grupça yaptıkları işleri yakından takip ettiğimiz iki isim
Jack Savidge (Friendly Fires) ve
Edwin Congreave (Foals) 'in gruplarından bağımsız
Deep Shit projesiyle İstanbul'a geleceklerini öğrendiğimiz günden beri heyecanlıydık. Bir de peşinden
Club Bangkok'un çıkacak olması, dans etmekten yorulacağımız bir gecenin müjdesini veriyordu. Ayrıca böyle performanslara dans etmeyi seven arkadaşınızla gittiğiniz zaman dansa doyduğunuz anlar kapınızda oluyor. Hal böyle olunca
Ahmet arkadaşımı kaptığım gibi yine
Babylon'un yolunu tuttum. Kapıdaki kalabalığı ve arkadaşları görünce oyalanmalar, sohbetler, muhabbetler gecikmedi.
Yesh! Me Lady dinlemek böylece başka bahara kalmış oldu. Gel gelelim
Deep Shit'e! İkili sahneye çıktıkları zaman başlarda "Biz buraya görevimizi yerine getirmeye geldik" havasında olsalar da zaman geçtikçe "Biz buraya eğlenmeye/eğlendirmeye geldik" fikrine ulaştılar. Başarılı performansları bütün coolluğumuzu unutturup müziğin ritmine fazlasıyla ayak uydurma konusunda öncü rol oynadı. Oldukça keyifli geçen sahneleri hafızalardaki yerini almış oldu. Heyecanımız ve merakımıza veda ederken sahne artık
Club Bangkok'undu. Her zaman olduğu gibi yine çılgın attığımız parçaların art arda gelmesi yorgunluk kelimesini anlamsız kıldı, dansa kaldığımız yerden devam ettik. Sahne şovlarına yine diyecek yoktu. Punk rock'tan hip-hop'a kadar geniş skalada çaldıkları parçalar ile
Babylon ziyaretçilerini coşturmakta gecikmediler.

Bizde kapıda yakaladığımız
Jack Savidge ve
Edwin Congreave ile fotoğraf çektirmekte gecikmedik. Kısa süreli sohbet sonrası tatlı yorgunluk sebebiyle veda ettik ve
Babylon'dan ayrıldık. Geçen iki gecenin ikisi de birbirinden güzeldi. Yeni konseptler de her daim olmasını istediğimiz işlerden. Bu noktada
Babylon ve
Gigology'e teşekkür ediyor, yeni konserleri şimdiden beklemeye koyuluyoruz.